Home
background


Fatih Sultan Mehmet və Uzun Həsən çəkişmələri



“Bundan öncə annenin ricası ilə pənce i qazabımdan kurtuldun. Bizde seni islah olmuş kabul ederek affettmiştik. Cezanı vermek üzere baharda üzerine harakete karar verdim. Hazırlığını yap, haber vermedi deme...”
Fatih Sultan Mehmet
Fateh Sultan Mehmet: “Sırrıma sakalımın  bir tek telninin vaqif olduğunu bilsem, onu yolar atarım.” – deyən bir padişahdı. Ağlındakıları kimsəyə paylaşmaz, səfər yapacağı yeri son ana qədər vəzirlərinə belə söyləməzdi. Lakin, həyatında bu kuralı pozduğu tək bir istisna vardı. Az öncəki məktubu rəqibi Ağqoyunlu hömüdarı Uzun Həsənə göndərərək, yapacaklarını aylar öncəsindən söyləmiş, düşmənini uyarmışdı. İşdə tarixdəki Fatih Sultan Mehmet və Uzun Həsən rəqabəti.
Osmanlılar və Ağqoyunlular arasındakı hüsumət cox əskiyə dayanmaqdadır. 10402 yılında Timur Anadoluya girdiyində Osmanlı dövləti və Timur imperatorluğu arasında gerçekləşən Ankara savaşında Akqoyunlular saf dəyişdirərək Timurun tərəfınə keçmiş və bu olay Osmanlıların savaşı kaybetməsində böyük rol oynamışdı. Osmanlı dövləti bu yenilgidən sonra yıkılmanın eşiyinə gelmiş, böyük travmalar atlatmışdı. Yəni, Osmanlılar aradan keçen onlarca yıla rəğmən Ağqoyunluları həp bu ihaneti ilə hatırlamışdı. Ağqoyunlularsa yillarca güclənmiş, kendini Timur imperatorluğnun davamı saymış və Anadolu topraklarının kendi hakları olduğuna inanmaqdaydılar. Əlbəttə boye bir keçmişə, çikar çatışmasına sahib olan iki böyük dövletin qarşılaşması kaçınılmazdı. Bu hesab Fatih Sultan Mehmet və Uzun Həsən arasında Otlukbeli savaşında görülecekdı.
Təqvimlər 1453 yılını gösterdikdə, Uzun Həsən Aqqoyunlu taxtına çıxmış, yenə bu yıl içində Fatih Sultan Mehmet İstanbulu fəth etmişdı. İstanbulun fəthi, özelliklə müsliman coğrafiyasında böyük bir coşqu yaradırken və nərədiysə, bütün civar ölkələrdən təbriklər məktupları gelirkən, suskunluğunu  qoruyan tək bir dövlet vardı: Aqqoyunlular... İstanbulun fəthedildiyi xəbəri Aqqoyunlular topraklarında sevinc yaratmamış, kendi yazdıkları tarihlerinde boyle önemli bir hadiseye yer vermemişdiler. Bu fetihden sonra Avrupa kaynaklarında Fatih Sultan Mehmetin adı “Krant Türko”, yani “Büyük Türk” olarak geçmeye başlamışdı. Uzun Hasansa  Osmanlı devletine karşı ittifak arayışında olduğu için, Venedik, Kıprız krallığı, Trabzon, Rum iperatorluğu ve bazı Avrupa devletleriyle iyi ilişkiler içerisindeydi. Yani, aslında o da Avrupa topraklarında tanınan bir hükmüdardı.Yalnız Avrupalı tarihçiler Fatih Sultan Mehmetin Büyük Türk laqabından yola çıkarak, Uzun Hasana da bir laqab bulmuş ve “kendisinden küçük türk” olarak bahsetmekdeydiler. Onbinlerce asgere ve klometrlerce topraklara hukm eden bir hukmudar  icin kullanilan küçük türk lakabi tabii ki Uzun Hasanı çileden çıkarmaya yetiyordu. Uzun Hasan bu lakabdan kurtulup büyük Türk olması için Fatih Sultan Mehmeti devirmesi gerektiyini iyi biliyordu. İki devletin ilk çatışması Trabzon meselesi yüzünden olacakdı. Uzun Hasan Trabzonu Kara Denize açılan bir liman kendi olduqu için kontrol altına almak ve burada Rum imperatorluğu ile iyi ilişkiler  kurmayı istiyordu. Bu sebeble 1458 yılında Trabzon Rum imperatorun kızı Desbina hatunla evlendi. Fatih Sultan Mehmetse 1461 yılında Uzun Hasanın müttəfiqi olan Trabzon Rum imperatorluğunun yüzerine sefer düzenledi. Durumu haber alan Uzun Hasan Trabzon Rum imperatorluğuna savunmak için destek asger göndermiş, ancak yinede buranın Osmanlıların eline geçmesine mane olamamışdı. Rum tarafında Akkoyunlu türkmen asgerlerini gören Fatih Sultan Mehmetse Uzun Hasana ateş püskürmüş, iki taraf daha o tarihlerde savaşın eşiyine gelmişdi. Uzun Hasan Fatih Sultan Mehmetle görüşmesi için İstanbula barış elçisi olarak annesini göndermiş. Sorun bu şekilde büyümeden çözülmüşdü. Ancak sular beş yıl sonra tekrar ısınmaya başladı. 1466 yılında Karamanoğullarıyla Osmanlı devleti çatışma halindeydi.Osmanlı birlikleri Pirahmed komutasındakı 20 bin kişilik Karaman birliyini kovalamakdaydılar. Pirahmet topraklarını burakıb ordusuyla beraber Akkoyunlu topraklarına sığındı. Bu esnada Uzun Hasan Osmanlıyla batıda savaş halinde olan Venedikle ittifaq oluşdurmuş ve kendilerinden Osmanlı ordusunu kullandıqı gibi ateşli silah ve top verilmesi sözü almışdı. Yani Karamoğulları, Venedikliler ve Akkoyunlular  Osmanlı devletine karşı birleşmiş durumdaydı.  Bu ittifaqa güvenen Uzun Hasan Pirahmedin ordusunu takviye ederek Osmanlı topraklarına geri yolladı.Tokada giren Pirahmed burada büyük katliamlar ve yağmalar gerçekleşdirib geri çekildi. Akkoyunlu hükmüdarı bu hadiselerden sonra Fatih Sultan Mehmete bir elçi göndererek Trabzonu ve Kapadokeyi kendisine vermesi karşılığında barış yapa bileceklerini söyledi. Fatih Sultan Mehmetse bu teklife karşı bu mektubu kaleme ald: “Kudret ve kuvvet ancak Cenabi-Hakka mahsusdur. Bundan önce annenin ricasi la pence i qazabımdan kurtuldun. Bizde seni islah olmuş kabul ederek afetmişdik. Senin gibi bir zalimin benim zamanımda saltanat sürmesi haramdır.İdarem altında rahat yaşayan ülkeme asgerini göndererek ahaliye zülm etdin, şiddetlere sebeb oldun. Cezanı vermek üzere baharda üzerine harakete karar verdim.Bundan sonra elçimiz ok, görüşme dilimiz kılıçdır. Sen vilayet yıkmayı   padışahlıkmı zann etdin.Mertsen meydana gel, namert gibi delikden-delike girme. Hazırlığını yap. Haber verilmedi deme”
Fatih Sultan Mehmet
Sözler tükenmiş, kılıçlar çekilmişdi.1473 baharında Fatih söz verdiyi uzere 80 bin civarında ordusuyla Akkoyunluların uzerine yürüdü.Uzun Hasansa 90 bin civarında ordusuyla Osmanlı birliklerini Fırat nehri kıyısında beklemeye başladı. Bu arada savaşdan önce venediklilerin söz verdiyi top ve tüfengler Ak denizde Osmanlı denizçileri tarafından ele geçirilmişdi. İki ordu karşı-karşıya geldiyinde aralarındakı tek engel Fırat nehriydi.Uzun Hasan ilk görüşde Osmanlı ordusunun düzeninden ve zenginliyinden o kadar etgilenmişdirki. Yanında bulunan venedikli seyyahın yazdıklarına göre: “Baybe, kahbe Osmanoğlu, ne derya düzmüş...” – diyerek şaşqınlığını gizleyemediyi aktarilir.
Uzun Hasan avantajlı bir konumda nehrin karşısı kıyısını tutuyor, Osmanlı ordusu nehri keçerken onlara bütün gücüyle saldırmayı planlıyordu. Fatih Sultan Mehmet önce beş bin kişilik bir öncü birliyi gönderdi. Osmanlı öncüleri nehri geçerken Akkoyunlular tarafından ok atışları başladı. Büyük zayadlar eşliyinde nehir keçilsede, kurulan ilk temaslarda Akkoyunlular kesin bir zafer kazandı.Gönderilen beş bin kişilik birlikden dörd bini hayatını kaybetmişdi. O kadar ki, birliyin başındakı Murat paşa bile geri dönememişdi.Fatih Sultan Mehmet han strateji degişdirerek kuzeye doğru irelileyib nehrin etrafından dolanmayı planladı. Altı günlük yolçulukdan sonra Otlukbeli mevqeyinde yolları Akkoyunlu ordusu tarafından kesildi. Tarihler 11 Aqutas 1473 dü.  Akkqoyunlu ordusu merkezden ve kanatlardan olmak üzere bütün gücüyle Osmanlı ordusunun üzerine atıldı.  Fatih Sultan Mehmetse kanatlardakı süvarileri hücum emri vermedi ve sadece merkezdeki piyadaları ireli sürdü. Bütün Akkoyunlu ordusu merkezdeki piyadaların etrafına toplanmışdı ki, bu da Fatih Sultan Mehmetin taktinin bir parçası idi. Fatih sıkışık vaziyetde bulunan Akkoyunlu ordusunun üzerine İstanbuldan getirdiyi  topların ateşlenmesi emrini verdi. Akkoyunlular o günedek boyle patlayan bir silah görmemişdi.Akkoyunlu  ordusunda çok büyük bir panik havası hakimdi. Bu hamlesinden sonra kanadlardakı süvarileri ireli süren  Fatih
Sultan Mehmet son darbeyi vuraraq Akkoyunlu ordusunu darmadağın etdi. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan hezimeti kadar büyükdü ki, kendisi arka tarafda savaşı izlerken, zırhını ve miverini başka bir asgere giydirerek, sivil olaraq savaş alanından kaçacak, bir oğluysa bu savaşda hayatını kaybedecekdi. Otlukbeli savaşı kesin bir Osmanlı zaferiyle sonuclanmış, Fatih Sultan Mehmet sefere davam etmeyerek, toprak almamış ve geri dönmüş,  ama Akkoyunlu devletinin kolunu, kanadını kırmışdı. Oyle ki bu savaşdan neredeyse 35 yıl sonra Akkoyunlular tarih sahnesinden silinecekdi.

R.Bahar Sonam                                                                                                                                                   

Bakı-İstanbul
03.09.2022


 


 




Jurnallar






Kitablar